Beste Bekir
bestebekir@hotmail.com
KADININ ŞİİRSEL SESİ: GABRIELA MISTRAL
12/05/2021 Gabriela Mistral, Şili'nin önde gelen şairlerinden biridir. 1945 yılında Nobel Ödülü'ne layık görülen ilk Latin Amerikalı yazar olmasının yanı sıra dünyada bu ödülü alan beşinci kadın yazar olması önemlidir. Şiirlerinde, çatışan derin duyguları ifade etmeye çalışan sade ama tutkulu dili öne çıkar. İspanyol Kraliyet Akademisinin antolojisinde Mistral için kullanılan ifadeler dikkat çekicidir: "(...) Trajik ve tutkuyla dolu bir yaşamı müzikal bir ahenkle ören, sınır tanımayan aşklarını ve yaşam deneyimlerini şiirlerine nakşeden, anavatanına bağlılığına rağmen Amerikan rüyasının peşinden giden ve merhametini ön plana çıkaran dizeleriyle bilinen bir şairdir." "Öpücükler" şiiri, en popüler şiirlerinden biri olmasının yanı sıra, Gabriela Mistral'ın ruhunun şiirselliğini de gözler önüne sermektedir. Şiir, aşk ve aşkın çelişkileriyle ilgilenir. ÖPÜCÜKLER Sessiz öpücükler var, Yanan ve acı veren Düşlerde imkânsız öpücükler var Kokulu öpücükler var, sımsıcak saran Zambaklara benzeyen öpücükler İsa'yı öpüşü ise Yahuda'nın Öpücüklerde büyüyor o günden beri Pervasız öpücükler var Yasak bir aşktan haber getirir İlkini anımsıyor musun? Tarifsiz; Anımsıyor musun o çılgın ikindi vaktini? Sana öpmeyi öğrettim: Şiir, bir öpücüğün ne olabileceğini yeniden tanımlar ve bu girişim aracılığıyla bize tutkular, sadakat, romantizm, cinsel ve platonik aşk ve genel olarak bizi birleştiren duygusal bağlar hakkında bilgi verir. On üç dörtlükten oluşan şiir, öpücüklerin olağan anlamını sorgular. Öpücük kelimesini düşündüğümüzde hayal ettiğimiz ilk şey fiziksel öpüşme eylemidir. Şiir, bir öpücükle ilişkilendirilebilecek her şeye hayal gücünü katar ve bu, eylemden çok öpücüğün ardındaki niyeti işaret eder: "Bakışlardan yansır gerçek olan / belleklerde yaşar kimisi de". Şiir, normalde ilişkilendirmediğimiz sıfat ve imgelerin zıttıdır ve çoğu zaman çelişkili fikirler sunar. Dolayısıyla, gizlediği şeyle ilişkilendirilen "esrarengiz öpücük", samimi olana karşıdır. Ayrıca "asil öpücük" veya "sadece ruhların bildiği öpücük" diyerek manevi ve ruhani aşka atıfta bulunur. Şairin sonraki dizelerde yasak aşka atıfta bulunduğunu da görürüz. "Öpücükler" aracılığıyla, sevgi ve nefret arasındaki yakın ilişkinin ana hatlarını çizen şair, insan tutkularının bir panoramasını sunar. Eleştirmen ve akademisyen Santiago Daydi-Tolston'un işaret ettiği gibi şiir, Mistral'in şiirsel yapısıyla kesişen ve birbiriyle çatışan güçleri yeniden yaratır:"Sevgi ve kıskançlık, umut ve korku, zevk ve acı, yaşam ve ölüm, rüya ve gerçek, ideal ve gerçeklik, madde ve ruh, yaşamda olduğu gibi onun şiirinde de rekabet eder ve iyi tanımlanmış şiirsel ahengin yoğunluğunda ifade bulur." "Öpücükler" bize sadece romantik olanları değil, her türlü tutku ve ilişkiyi anlatsa da, şiir ölümcül aşkı vurgular. Sevginin vizyonunu, hiç kimsenin sevdiği kişiyi seçemediği veya müdahalede bulunamadığı bir durum olarak sunar. Yazarın "gerçek olanla" ilişkilendirdiği yasak aşk şiirin onuncu dörtlüğünde öne çıkar: "Yasak bir aşktan haber getirir / uçuşan mektup öpücükleri". Ayrıca sevginin ihanete, nefrete ve hatta şiddete dönüşme kolaylığı da vurgulanır. Dudaklardaki kan, kıskançlığın öfkesinin ve hiddetinin kanıtıdır: "Anımsıyor musun o çılgın ikindi vaktini? / kıskançlığın burgacındaydı yüreğin / kollarımda astım seni ürkek bir öpücüğe / anımsıyor musun gelincik bordosunda kanayan dudaklarımı". Şiirin dokuzuncu dörtlüğünde kadının tutkulu ve isyankâr sesinin yükseldiğini duyarız: "Pervasız öpücükler var / ateşli, çılgın, tutkulu / senin iyi bildiğin, benim / dudaklarına uydurduğum". Kadın arzularının ön plana çıkarıldığı bu bölüm, 1960'ların feminist hareketinin çıkış noktası gibidir. Şair, şiirde kadının bedenselliğini ve ima ettiği tutkuları açığa çıkarmak ister. Son dörtlükte sevgilisine öpüşmeyi öğretenin kadın olduğu ve erkek egemen bir toplumda kadın olmadan erkeğin sıcaklık ve duygu bakımından eksik kalacağı vurgulanır: "Sana öpmeyi öğrettim: / bir kaya iken soğuk ve kayıtsız / öpücüklerimle öpmeyi öğrettim sana / dudaklarına uydurduğum öpücüklerimle" |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK: KADIN KARAKTERLERİN PORTRELERİ - 04/06/2024 |
Gerek Türk edebiyatına gerekse dünya edebiyatına ait ünlü eserlerin merkezindeki kadın karakterlerden anlaşıldığı üzere, edebi eserler kadınları yalnızca romantik figürler olarak görmeyi reddeder. |
POSTKOLONYAL EDEBİYAT: KİMLİK, AİDİYET VE DİRENİŞ ANALİZİ - 23/08/2023 |
Sömürgeciliğin bıraktığı sorunları felsefi ve edebi teoriyle açıklayan edebi akıma postkolonyalizm denir. |
İNSANCIL EDEBİYAT - 18/12/2021 |
Edebiyat ideolojilerüstüdür, ideolojik ya da başka birtakım kalıplara sığdırılamayacak denli engin bir okyanustur. |
FELSEFEDEN ŞİİRE UZANAN YOL: ORUÇ ARUOBA - 11/07/2021 |
Ahmet Oruç Aruoba, 14 Temmuz 1948'de Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinde dünyaya gelir. Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu Fahri Aruoba ile şair, gazeteci Muazzez Kaptanoğlu'nun üç çocuğundan biridir. |
DİRİM - 02/06/2021 |
Hayalin Işıltılar İklimi'nden "Dirim" isimli şiiri... |
"SEVME SANATI" ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME - 26/04/2021 |
Erich Fromm'un 1956'da yayınlanan "Sevme Sanatı" adlı kitabı, bir kitaptan daha fazlasıdır. Birkaç nesil için ilham kaynağı olan bu yapıt, hâlen güncelliğini korumaktadır. |
BÜYÜLÜ GERÇEKÇİLİĞİN ÖDÜLLÜ YAZARI - 11/04/2021 |
Halk arasında Gabo veya Gabito olarak bilinen Gabriel Garcia Marquez, Latin Amerika'nın en önemli edebiyatçılarından biridir ve büyülü gerçekçiliğin bir temsilcisi olarak anılan Kolombiyalı bir yazar, gazeteci, şair, editör ve senaristtir. |
MODERNİZME BİR BAŞKALDIRI: ULTRAİZM - 27/03/2021 |
Edebi ultraizm, I. Dünya Savaşı'nın sonunda ortaya çıkan bir İspanya ve Latin Amerika kökenli harekettir. Ultraist hareketin temel amacı, modernizme ve 98 Kuşağı'na karşı cephe oluşturmaktır. |
HAYATA TUTUNAMAYAN ŞAİR: GEORG TRAKL - 17/03/2021 |
Trakl şiirlerinde çürüme, yalnızlık ve ölüm düşüncelerini âdeta ete kemiğe bürüyerek biçimsel ve tonal güzellikle birleştirir. Özellikle geç dönem şiirleri kıyamet duygusu ile karakterize edilir ve yaklaşan bir felaket hissini aktarır. |
Devamı |